Homo Narrans : Hikaye Anlatan İnsan

Eski bir Kızılderili hikayesinde anlatıldığı üzere, akşamlardan birinde kabilenin yaşlı şefi torunuyla sohbete dalar. Aralarında insanın yaşamı boyunca içerisinde süre gelen mücadeleye dair şöyle bir sohbet gelişir:

 Sevgili torunum insanın içinde iki adet kurt yaşar ve bu kurtlar hep  savaş içerisindedir. Biri kötü, şeytani olandır. O, öfkelidir, hırslıdır, kendini beğenmişdir, pişmanlıklarla doludur, kıskançtır, kendine acır, kendine karşı saygısızdır, dürüst değildir, kendini diğerlerinden üstün  görür. Diğeri ise iyi kurttur. Neşelidir, dürüsttür, sevgi ve umut doludur, yardımseverdir, tutkuludur, gönüllüdür ve inançlıdır. Bunlar hep kavga eder durur içerimizde.

Peki sonunda kim kazanır? diye sorar torun.

Yaşlı şef cevap verir:

Senin besleyip büyüttüğün

 İnsanoğlu, tarih boyunca hikaye anlatıcı olduğu kadar hikayenin kendisidir de. Gündelik yaşamlarımızda her gün bir çok hikaye anlatırız. Kendi gerçek hikayemizi ararken, her gün anlattığımız hikayeler aracılığıyla içimize doğru bir keşif gerçekleştiririz. Bir anlamda içimizdeki kurtları tanıma ve anlamaya başlar, hangisini besleyeceğimize karar veririz. Sonra korkusuzca bu yolculuğa dair hikayeleri paylaşmaya paşlarız.

Çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir sosyal girişimciyle yaptığımız sohbeti hatırlıyorum. Dünya çapında takdir gören ve çalıştığı alanda Türkiye’de devrim niteliğinde çalışmalara imza atan bu özel adam, ne yazik ki Türkiye’de yeterince tanınmıyor, yaptığı işler gerekli hedef kitlelerce bilinmiyordu. Bana nasıl insanların onu ve yaptığı işleri anlamadığından, anlamak istemediğinden söz ediyordu. Yaptığı işlerde en zorlu engelleri deviren bu inatçı ve vizyoner adam, “iletişim” tuzağına takılmıştı ve kendi hikayesini doğru hedef kitlelere anlatmakta zorluk çekiyordu.

Bu beni oldukça şaşırtmıştı. Büyük bir sabırla onun iletişim ve medya üzerine ön yargılarını dinledikten sonra bazı ufak sorular sordum, son derece kolay olan iletişim sürecinden söz etmeye çalıştım. O ise, “ben işimi en iyi biçimde yaparım, anlayan anlar,” havasındaydı.

İnsanın kendini doğru ve etkin bir biçimde anlatabilmesi için öncelikle kendisini tanıması gerekiyor. Buna daha çok “ben olmayı öğrenmesi” demeyi tercih ediyorum. Ya da değerlerinin farkında olması.

İşte bu değerler, hikayelerimiz aracılığıyla aktarılır. Hikaye anlatımı, insanları etkilemenin bilinen en eski ve evrensel ifade biçimidir. Bu nedenle, Hikaye anlatımı artık, etkin bir iletişimin en önemli stratejik metodlarından biri haline geldi.

Hikayelerin yaşamları şekillendirme gücü vardır, anlatanın da, dinleyenin de. Kişisel deneyimlerimiz yani öznesi olduğumuz hikayeler, bugün bizi olduğumuz kişi yapar. Bu yolculuğu tutkulu ve dürüst bir biçimde paylaşmak ise bizi ilham verici liderler haline getirir.

Büyük bir tutkuyla, kalpten, içten hikayenizi anlatmaya devam edin, dürüst, sizi olduğu gibi yansıtan, size ait olan bu hikaye bir gün sizi muhakkak KAF DAĞI’nın ardına ulaştıracaktır…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s