Başarılı bir Siyasal Kampanya için Tavsiyeler..

Türkiye’nin seçim tarihi – özellikle çok partili dönemin başlamasıyla – kıyasıya yaşanan bir çok mücadeleye de tanıklık etmiştir. Demokrat Parti’nin 1950 seçimlerinde kullandığı, “Yeter Söz Milletindir” afişi hala hatırlardadır.

Seçimler, temsili demokrasilerin önemli kurumlarından biridir. Bu nedenle de toplumların değişim yolculuklarında etkin rol oynarlar. Yurttaşların sözlerini söyledikleri bir tür agoradır. İletişim olanaklarının kısıtlı olduğu seçim kampanyalarından geniş iletişim olanaklarının kullanıldığı kampanyalara geldi artık Türkiye.

Ancak bütün bu kampanyalarda bir çok tarafın gözden kaçırdığı önemli bir unsur var. Seçim kampanyalarının bel kemiğini tek taraflı iletişim diyebileceğimiz reklam ve medya ilişkilerinin yanı sıra İngilizce’de grassroots (halk desteği, taban örgütlenmesi) denilen karşılıklı iletişime dayalı (interaktif) bölüm de oluşturmaktadır. Ne yazık ki Türkiye’de partilerin önemli bir bölümü seçim kampanyalarında, iletişim stratejilerinde hep bu ayağı göz ardı etmiştir. Muhalefette yer alan siyasi partilerin daha çok reklam kampanyalarına güvendiğini, diğer yandan seçmenle doğrudan iletişim, kamuoyu ve sivil toplum önderlerinin hedef doğrultusunda örgütlenerek, savunulan dava lehinde kendi çevrelerini etkilemesi, farklı iletişim kanal ve mecraları üzerinden seçmene sürekli ve etkin bilgi akışı gibi bir kampanyanın en önemli ayaklarına itibar etmediğini görüyoruz.

Mevlana’nın son derece yerinde bir sözü var. “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır.” Başkalarının düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmek ulaşılabilir bir hedef midir? Eğer öyledir diyorsanız, öncelikle buna inanmaya sonra da belirli bir strateji çerçevesinde bıkmadan usanmadan hedefe odaklanarak çalışmaya hazır mısınız?

Tavsiye # 1

Hedefiniz nedir?

Gündelik yaşamımızda olduğu gibi siyasette de hedefi belirlemek ve tanımlamak çok önemlidir. Ne istiyorsunuz? Peki bu istediğiniz şey sadece sizin yararınıza mı, yoksa nüfusun geniş bir bölümünün yararına mıdır?

Tavsiye # 2

Mesajınız nedir?

Kampanyaya başlamadan önce, bir kamyon arkası yazısında özetlenecek gibi vermek istediğiniz mesajı özetlemelisiniz! (Ve tabii o kamyon arkası yazıları kadar yaratıcı ama sade, basit bir mesaj bulmalısınız) bazı durumlarda farklı kanallarda farklı seçmen gruplarına göre mesaj çalışması yapmak gerekiyor. Bu mesajın “neden” sorusuna da cevap vermesi lazım. Neden sizin istediğiniz yönde oy kullansınlar? Sizin davanıza inanırlarsa onların yaşamında daha iyi ne olacak? Siz neden bu davayı sahipleniyorsunuz? Ve bu sorulara verdiğiniz tüm cevapların da seçmenin dünyasında bir anlamı, uygunluğu olmalıdır.

Tavsiye # 3

Nasıl başaracaksınız?

Öncelikle kazanacağınıza kendiniz inanmalı ve kazanmaya giden yolda etrafınıza topladığınız herkesi de bu başarıya inandırmalısınız. Aklınızda yol planından önce nasıl kazanacağınıza ve bu yolculuğu kimlerle yapacağınıza dair strateji olmalıdır. Kısaca kazanma stratejiniz nedir?

Bir önceki yazıda da belirttiğim gibi bugünlerde herkesin dilinden düşürmediği NO filmi, reklam kampanyasına odaklansa da aslında o referandumun kazanılmasında, öğrenci, insan hakları grupları, örgütlü siyasi partiler ve sokaktaki insanlar rol aldı. Korku dolu bir dönemden mutlu bir keyifli bir döneme geçişi müjdelediler bu gruplar etraflarındakilere. Brexit için de aynı şey geçerli. Brexit sürecinde de ayrılma taraftarları “ekonomik belirsizlik” temasına stratejisini dayadı ve bolca, cesur bir biçimde AB yanlısı hükümeti top ateşine tuttu. Bill Clinton ise kazanmasını güçlü bir ekonomi önerisine borçluydu.

Tavsiye # 4

Başarıya giden yolu planlayın

Seçim kampanyalarının hedefi oldukça basittir;

  1. Algılayışı Etkilemek
  2. İkna Etmek
  3. Seçmeni hoşnut ederek kazanmak

Bir siyasal kampanyanın ilk aşaması kütüphane çalışmasıdır. Nasıl bir ortamda kampanya yapıyorsun, seçmenin ve rakibin kim? Bunlar cevapları verilmesi gereken sorulardır. Ekosistemin ruhuna uygun gerçekçi bir strateji oluşturulduktan sonra sıra planlamaya gelir. Her kampanyanın ciddi bir planlaması vardır. Kampanyanın hedefi ve mesajı doğrultusunda iletişim mecraları seçmen segmentlerine göre nasıl davranılacağı, kime, ne söyleneyeceği nasıl uygulanacağı belirlenir. Ardından saha çalışması başlar yani sokaklara inmek.

Tavsiye # 5

Çeşitli iletişim kanallarının kullanılması

Nüfusun büyük bir bölümünü de kapsaması için çeşitli ve farklı iletişim kanallarını kullanmak önemlidir. Örneğin, Brexit için yapılan referandumda, ayrılma yanlıları, sosyal medyayı çok iyi kullandılar ancak yaşlı nüfusa ulaşmak için bir “Savaş Otobüsü” hazırladılar ve bu otobüsün etrafında ülkenin çeşitli yerlerinde yürüyüşler, gösteriler yaptılar. (Bu süreçte ulusal medya da ayrılma taraftarıydı ve bunun da çok önemli bir faktör olduğunu söyleyebiliriz. Bu tavsiyeler dizisinde medya ilişkilerinden söz etmiyorum, aslında medya ilişkilerinin de özel bir strateji içerisinde düzenlenmesi gerekiyor. Heryerde haber olmak değil, hedeflediğiniz seçmen gruplarına ulaşan mecralarda olmak esastır. Tabii bir de ne dediğiniz! )

Tavsiye # 6

Seçmene kulak verin

Sokaktaki insanı dinleme zamanı. İyi bir iletişim / ikna stratejinin en önemli parçalarından biri seçmenin yani sokaktaki insanın derdini dinlemek, anlamaktır. Bunu anlamadan, bilmeden kendi önerdiğimiz çözümü onlara sunmak sadece yukarıdan dikte edilmiş bir şey olarak algılanmaya mahkumdur. Unutmayın insanları ikna etmenin en önemli ögesi insanı anlama ve ona her iki tarafın da kazandığı bir çözüm sunmaktır. Bu çözümü bulmanın tek yolu da o insanları dinlemek, anlamaktır. Seçmenin psikolojisini, duygu dünyasını anlamaya çalışın. Çünkü size zaferin yolunu bu duygu dünyası açacaktır.

Tavsiye # 7

Seçim bölgenizi / Çevrenizi iyi tanıyın

Seçmeni tanımak kadar seçim bölgesini, o bölge, yerin özelliklerini anlamak önemlidir. Büyüklerimizin çok sevdiğim bir lafı vardır : Vardığın yerin sahibi kör ise sen de gözünü kapa, diye. (Burada popülizmden çok etnik, bölgesel, dini duyarlılıklardan söz ediyorum. Konuşma ve etkinliklerin bu verilere dayanarak düzenlenmesi, iletişim dilinin farklılık içermesi gibi)

Tavsiye # 8

İyi hikaye anlatın

Hikaye anlatımı, farklı seçmen gruplarıyla doğrudan ve etkin bir iletişimin en güçlü silahıdır. Psikoloji bilimi, artık iknada hikaye anlatımının etkinliğini kabul etti. Brexit referandumunda da fazlasıyla bu tekniğe baş vuruldu. Özellikle göçmenlerle ilgili –ki bunlarda bazıları da yalandı maalesef (asla yalan hikaye anlatmayın diye yazacağım ama hemen aklıma Gobbels’in Büyük Yalan Teorisi geliyor, o nedenle bu konuyu şimdilik burada bırakıyorum, onunla da ilgi bir yazı yazarım belki gelecekte) DAEŞ üyesi bir İngiliz vatandaşı, ayrılma taraftarları için iyi bir hikaye oluvermişti sınırların kapanması için.

Tavsiye # 9

Gündemi belirleyin

Savunduğunuz davanın gündelik sohbetlerin bir parçası olmasını sağlayın. Peki bunu nasıl yapacaksınız? Medya iletişimi, ilk akla gelen. Bunun yanı sıra kamusal alanlarda görünür etkinlikler, ilanlar, reklamlar. Sosyal medyaya ayrı bir madde ayırdığım için burada söz etmeyeceğim. Görünür olmanızı sağlayacak en önemli taktiklerden biri de gündemi yönetmektir. Gündemi, size karşı yapılan saldırıları cevaplayarak yönetemezsiniz. Tam tersi ilk taşı siz atacaksınız. Ama attığınız taş da kuşu ürkütmeye yarayacak cinsten olmalı. Rakibinizi hata ve yanlışlara boğacaksınız ve de saldırmaktan çekinmeyeceksiniz. Gerçekten seçmenin ilgisini çeken, gündelik yaşamını etkileyen konularla ilgi tartışmalar başlatıp bunların büyümesini sağlayın. Eğitim, sağlık, ulaşım, ekonomi, çocukların geleceği gibi konular en çok ilgi çeken konular arasındadır.

Tavsiye # 10

Sabırlı ve kararlı olun

İletişimde süreklilik, hedefe varmayı kolaylaştırır ancak bunun için sabırlı ve kararlı olmak gerekir. Kampanyalar bir nevi psikolojik savaşlardır. Özellikle umudu yitirmeden sabırla hedefe, mesaja bağlı kalmak stratejiyi uygulamak, yoldan asla geri dönmemek gerekir. Büyük resme odaklanın ve geçici zaferlerin, başarısızlıkların sizi yolunuzdan alıkoymasına izin vermeyin.

Tavsiye # 11

Seçmene çamur atma ama rakibe taş atabilirsin!

Negatif kampanya çok dikkatli yapılmalıdır. Zira dünyanın büyük bir bölümünde negatif kampanya yapandan çok yapılana yaramıştır. Türkiye’de kutuplaşan siyaset içerisinde karşı tarafın seçmenine saldırmak yerine onları ikna etmek gerekir. Tabii daha önce de yazdığım gibi ikna zaman ve ciddi disiplin, çalışma isteyen bir yolculuk ama buna değer. O nedenle seçmeni uzaklaştırmak yerine kazanmak çok önemlidir. Ancak Brexit’te işe yarayan bir negatif kampanya oldu: Ayrılma yanlıları ciddi bir biçimde politikacıların (Westminster’in yani parlamentonun) nasıl elit bir yapı haline geldiğini, halkın gerçeklerinden uzaklaştığını vurguladı ve mesaj hedefine ulaştı.

Tavsiye # 12

Sosyal medya önemli ama…

Sosyal medya, dijital dünya özellikle genç nüfusa ulaşmada son derece önemli. Tabii bir de ana akım medyada kendinize yer bulamıyorsanız kendinizi anlatmanız için en önemli mecralar buraları. Ancak burada da sadece post yazmak, tweet atmak yeterli değil. Bu dünyanın ruhuna uygun, yaratıcı, kısa, öz, net mesajlar ve anında cevap verme ya da vermeme akılına sahip olmak gerekli. Gerçek dünyada gösterdiğiniz örgütlenme titizliğinin aynısını bu dünya da göstermeli, hedeften şaşmadan mesajı hedef kitlelere iletmelisiniz.

Tavsiye # 13

Cesur olun

Cesaret bulaşıcıdır… Bir siyasal kampanyanın iletişim dili kesinlikle cesur olmalıdır. Korkunun, dengelerin, “ama”ların sizi ele geçirmesine izin vermeyin. Brexit sürecinde “Ayrılmak için Oy Ver” kampanyasının hükümete karşı durmasının ve cesur söyleminin seçmenleri yanına çekmede önemli bir rolü olduğunu söyleyebiliriz.

Tavsiye # 14

Kampanyanın güçlü yüzleri

Kampanyalarda ünlü ve sevilen yüzlerin kullanılması uzun yıllardır başvurulan taktiklerden biridir. Bu kişilerin ünlülüklerinden daha önemlisi seçmenin dünyasındaki yeri, saygınlığıdır. Onlar için rol model midir, onun tavsiyesi seçmen davranışında değişimi tetikleyebilir mi? Bu nedenle her önünüze gelen, sadece görüntüyü kurtarmak için kullanacağınız ünlüler sadece zaman ve kaynak kaybıdır.

Tavsiye # 15

Seçmenin korku ve önyargılarını giderin

Size inanan, seven insanları ikna etmeniz kadar kolay hiç bir şey yoktur. Ancak kafası karışık ve size inanmayanları nasıl kendi tarafınıza çekeceksiniz? İnsanların gündelik yaşamlarında karar vermelerini sağlayan en önemli duygu sevgidir. O nedenle seçmenin sevgisini kazanmak için çabalamalısınız. Korku ve ön yargı, insanların bir birine karşı husumetlerinin derininde yatan şeylerden. Eğer insanları kendi safımıza çekmek istiyorsak bu duygularla da mücadele etmek, bunun üstesinden gelmek durumundayız. Hillary Clinton’un yaptığı en büyük kampanya hatalarından biri de kendisi hakkındaki ön yargılarla yanlış bir biçimde mücadele etmesiydi. Donald Trump ise seçmenin korkularını kendi lehine manipüle etmeyi başardı.

Tavsiye # 16

En büyük düşmanınız:

Rahatlık, koy verme, kendine fazlasıyla önem atfetme, çok bilme gibi davranışlar bir siyasal kampanyada asla olmaması gereken şeylerdir. “Aman o toplantıya da gitmeyelim, ben en iyisini bilirim bu konuda onlarca kitap yazdım, doktoram var, öyle değil benim istediğim gibi davranacaksınız, amaaan nasıl olsa onlar kazanacak.” Bu cümleler size yabancı gelmiyor değil mi? Siyasal kampanya sürecinde yaptığınız her şey sonuca hizmet etmeli, bunun için çok çalışmalı, gece gündüz çaba harcamalısınız. Mahallenizdeki her eve girip, onlarla eşit sohbet edebilmeli, onları dinlemelisiniz. Bilmem anlatabildim mi?

Tavsiye # 17

Elinizden gelen her şeyi yaptınız mı?

Seçim sabahı uyandığınızda kendinize şu soruyu sorun. Elinizden gelen her şeyi yaptınız mı? Egonuz, kişisel anlaşmazlıklarınız nedeniyle ya da zaaflarınız nedeniyle bir yerde hata yapmış, eksik davranmış olabilir misiniz? Son yıllarda yeni çağ jargonunda pek sevdiğim bir laf var : “bütünün hayrı” Evet bütünün hayrı, güzel günler, kendi ve çocuklarınızın geleceği için “doğru olanı” yaptığınızı düşünüyor musunuz?

Tavsiye # 18

Seçim Günü

Seçim sandıklarında örgütlenmek, seçmenlerin ulaşımını sağlamak ya da onlara çeşitli kolaylıklar sunmak palanın bir parçası olmalı. Bu yönden Oy ve Ötesi’nin deneyimini çok önemli buluyorum.

Tavsiye # 19

Derslerinizden Öğrenin

Kampanya süreci gerçek bir okul gibidir. Önemli olan bu süreçte yürüdüğünüz yoldur. Eğer kampanyayı kaybetmişseniz bu süreci bir öğrenme fırsatı olarak kullanın. Böylelikle bir sonraki kampanya, o olmazsa muhakkak bir sonrakinde kazanırsınız. Bu yolculuk tarafları suçlayacağınız değil tam tersi cephenizi bir sonraki seçime kadar daha da genişleteceğiniz, hatalarınızdan hep birlikte öğreneceğiniz, sorumlu bir yurttaş olmanın farkına varacağınız keyifli bir süreçtir. Kazansanız da, kaybetseniz de en önemli kazanım bunlardır.

Tavsiye # 20

Teşekkür Etmeyi Unutmayın

Kazandıktan ya da kaybettikten sonra size yardımcı olan, emeği geçen herkese teşekkür edin. Rakiplerinize, oy vermeyen seçmenlere de size verdikleri ders, bundan kazanımlarınız için teşekkür edin. Siyaset bir maratondur. Bizim deneyimlerimiz de uzun insanlık tarihinin ufak bir bölümünde o geleceğe yaptığımız katkıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Başarılı bir Siyasal Kampanya için Tavsiyeler..” için bir yorum

  1. Sn.Talûk ; YDH’daki canlı,diri,önünü ve önündeki engel’in arkasını iyi okuyan haliniz senelerce üzerine koya koya sizi gercekten pik noktaya taşımış. Tebrikler… Yazınıza küçük bir ek yapalım.Bizdeki gibi seçmen kitle’sinin
    büyük kısmı alt kültür’den oluşan ülkelerde iddia koyan partilerin örgüt görevlileri seçimlerden en az 2 ay önce seçmen kitlesi ile iç içe geçer.
    Bugün Adalet ve Kalkinma Partisi ; Tarihi saptanmamış referandum’un
    örgütsel toplantı ve eğitimlerinin çok büyük bir kısmını bitirmek üzeredir…
    Seçmen adeta akrabası şekline getirilmiştir…..

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s